Tarih boyu araştırmacılar pramitlerin nasıl yapıldığını, devasa taşların nereden ve nasıl getirirldiğine dair sorular sordular cevaplarda aradılar. Yüz yıllar boyu mısır pramitleri gizemini korudu.
Dendera’daki Hathor Tapınağı’nda bulunan bazı duvar resimleri, Antik Mısırla ilgili oldukça ilginç bir bilgiyi gün yüzüne çıkarmıştı. Resimde yer alan figürler, Antik Mısırlıların elektriği bildiği ve kullandığı ihtimalini gündeme getirmişti. Söz konusu resim dikkatlice incelendiğinde, tıpkı günümüzdeki gibi yüksek voltaj yalıtımının o günlerde de kullanıldığı görülür.


(Resim dikkatli incelenirse elektrik kabloları kayalara bağlanmıştır.)

Eski mısırlılar pramitleri elektrik üretmek için elektrik santralı olarak inşa ettiler. Peki ama nasıl ? Matematiksel hesaplamalara dayalı pramitlerde her bir taş özenle olması gereken yere konmuştu. Hesaplamalar pramitlerin sirüs yıldızınıda işaret ettiğini göstermekteydi. Bu durum akla eski mısırlıların elektrik üretiminde güneş yada yıldızların enerjilerinden istifade ettiklerini getirebilirdi. Güneş yada yıldızların enerjilerini kullanmıyorlarsa elektrik üretimi için suyu kullandıklarını düşünmemiz kaçınılmazdı. Sudan elektrik üretimi elde ettiklerine dair pratikte hiç bir iz ve işaret olmadığına göre eski mısırlılar elektiği nasıl üretmekteydiler?  
Bu sorunun cevabını verebilmek için Hz. Salih A.S zamanına Semud kavmine kadar tarihte geri yolculuk yapmalıyız.

Kuran-ı Kerimde Salih A.S ve semud kavminden bahisle Yüce ALLAH buyurur ki: “Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i (gönderdik): “Ey kavmim dedi, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka bir ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi. İşte şu, Allah’ın devesi, size bir mucizedir; bırakın onu Allah’ın yeryüzünde yesin, sakın ona bir kötülük etmeyin, yoksa sizi acı bir azap yakalar.”

“Ey Salih; bize şu kayadan bir deve çıkar. Eğer bunu yaparsan seni doğrulayacağız” dediler. Salih (a.s), onlardan, Allah Teâlâ kendileri için böyle bir deveyi bu kayadan çıkartırsa iman edeceklerine dair söz vermelerini ve yemin etmelerini istedi. Onlar, bu konuda yemin edip söz verdikten sonra, Salih (a.s), namaza durdu ve Allah’a dua etti. Bunun üzerine kaya yarıldı ve içinden onlara istediği gibi gebe, karnı aç bir deve çıktı. Bu olay üzerine, onlar daha önce vermiş oldukları sözden cayarak iman etmediler (İbnul-Esîr, el-Kâmil fi’t-Tarih, Beyrut 1979, I, 89-90). Salih (a.s) onlara; ” … Ey kavmim; Allah’a ibadet edin. Sizin için O’ndan başka ilah yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir mucize gelmiştir. İşte, Allah’ın şu dişi devesi size bir mucizedir. Bırakın onu Allah’ın arzında otlasın. Ona bir kötülük yapmayın. Sonra can yakıcı bir azaba uğrarsınız. Hatırlayın; Allah sizi Ad kavminden sonra halifeler yaptı. Ve sizi yeryüzüne yerleştirdi. Orada, ovalarda köşkler yapıyor, dağları yontup evler yapıyorsunuz. Allah’ın nimetlerini hatırlayın. Yeryüzünde bozguncular olarak fesad çıkarmayın” (el-A’râf, 7/73-74).

Allah Teâlâ, hayvanların sulandığı kuyunun suyunun mucize deve ile diğerleri arasında nöbetleşe kullanılacağını bildirmişti: “Onlara, suyun aralarında taksim olunduğunu haber ver. Her biri su nöbetinde hazır bulunsun (el-Kamer, 54/28). Salih (a.s) kavmine; “İşte şu devedir. Su içme hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün sizindir” dedi (eş-Şuara, 26/155). Deve onların arasında bir süre kaldı. Bu süre içerisinde, bir gün kuyunun suyunu deve içiyor, bir gün de onlar kuyunun suyundan istifade ediyorlardı. Semud kavmi devenin su içtiği günlerde onun sütünü sağıyor ve kaplarını dolduruyorlardı (İbn Kesîr, Tefsîrul-Kur’anil-Azîm, İstanbul 1984, III, 437).
1. Devenin sert bir kaya dan çıkmış olması… Böyle bir kaya dan nasıl bir hayvan çıkabilir?!!
2. Devenin, kabilenin tamamının içtiği suyu içiyor olma­sı… Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Salih (a.s) kavmine; “İşte şu devedir. Su içme hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün sizindir” dedi” (eş-Şuara, 26/155).
Devenin, kabileye; içtiği su kadar süt veriyor olması… İşte bu da, garip bir durumdur.
İmam Fahreddîn er-Râzî (rh.a) derki: “Bil ki Kur’an, Deve olayında bir mucizenin olduğunu göstermektedir. Fakat bunun, hangi bakımdan bir mucize olduğu, Kur’an’da belirtilmemiştir. Ama bunun, hiç şüphesiz, bir yönden bir mucize olduğunu anlıyoruz.[13] Çünkü Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmakta­dır:
“İşte size bir mucize olmak üzere Allah’ın şu dişi devesi! Onu (kendi haline)bırakın, Allah’ın arzında otlasın. Ona bir kötülükle yaklaşmayın. Sonra sizi acıklı bir azab yakalar”

Salih A.S verilen mucize bugün elektrik üretmek için kullandığımız elektrik santralleri ve içindeki teknolojinin aynısıydı. Mucize o zamanlarda günümüz teknolojisini kullanmalarıydı. Akabe gölü şimdiki akabe denizi ihtiyaçları olan suyu karşılamaktaydı.
Eski mısırlılar pramitleri Hz. Salih A.S zamanında kavmine  mucize olarak verilen içinden elektrik elde ettikleri  teknolojiyi pramitlerde kullanarak yapmışlardı. Hz. Salih A.S verdiği sözü tutmayan semud kavmide beyaz taş içerisinden çıkan bu deveye (elektriğe) dokunmuş ve ölmüşlerdi. Yani onlara elektrik çarpmıştı.

 

Devenin  içtiği su boğaz boğumlarından geçerken yağ kıvamında katılaşıp devenin hörgücünde depolanmaktaydı. Daha sonra bu yağ kıvamında depolanan su  tekrar sıvı haline  dönüşüp devenin su ihtiyacını karşılamaktadır.

Hadisi Şeriflerde, Rasûlüllahın (S.A.V)  H. 9. yılda Tebük seferine giderken Semud kavminin yaşadığı Hicre uğradığı ve bu yerin Salih A.S ın  kavminin yaşadığı yer olduğunu söylediği nakledilmektedir. O tarihlerde Akabenin göl olduğu ve tebük ve hicrenin aynı zamanda mısırında akabeye yakın olduğunu unutmayınız..

 Büyüklerim derki Salih A.S yaşadığı zamanda topluluk bir çok farklı kavimden meydana gelmekteydi Salih A.S yaşadığı yer O zamanın cografyasının farklı olduğunu düşünmekle beraber İranda büyük bir göl kenarıdır. Yani o zamandaki akabe gölü. Şimdiki akabe körfezi..  Daha sonra mısırlılarında bu öğretiyi Salih A.S dan öğrenmişler ve piramitleri günümüz eletrik santralleri gibi inşa ederek elektrik üretmeyi başarmışlardır.