Giderayak yangından mal kaçırma.. Milletvekili maaşları

Maxtouch | 03:39 | 0 yorum


TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, milletvekili emekli aylıklarıyla ilgili düzenleme, Gül’ün geri gönderme gerekçesi dikkate alınarak yeniden düzenlenmiş. Buna göre, Yasada milletvekili emekli aylıklarıyla ilgili olarak daha önce yüzde 60 olan oran, yüzde 45′e düşürülmüştü.
Konuyla ilgili TBMM Başkanı Cemil Çiçek bakın neler söylemişti. “ Milletvekili maaşlarıyla, asgari ücreti mukayese etmek yanlıştır. Bu konuda en rahat olan kişi benim. Milletvekili bir yere kendi arabasıyla gider. Deposunu kendisini doldurur. Çoğu zaman şoförü yoktur, kendi kullanır.  Milletvekilinin aldıkları maaşların önemli bir kısmı uçak, yol, araba parasına gider. Bunları söylerken utanıyorum. Kaymakamların, belediye başkanlarının, müsteşarların, genel müdürün, büyükelçilerin temsil ödeneği var. Milletvekilinin bir temsil durumu söz konusu olduğunda kendi maaşından öder. Yaptığı görev sebebiyle ilişki ağı genişlediği için bir kısım sosyal harcamaları var. Buna karşılık da bu yetmiyor.”
Yani  TBMM Başkanı Cemil Çiçek diyor ki aldığımız maaş bize yetmiyor, paraya ihtiyacımız var. O zaman Hükümete ve TBMM Başkanı Cemil Çiçeke sormak istiyoruz? Türkiyede yaşayan dar gelirli olan işçi memur ve  emeklininde aldığı maaşlar onlara yetiyor mu?, onlarında paraya ihtiyacı yok mu? Onlara % 2-3 lük gülünç zamlar yaparken kendinize %45 gibi bir  oranda zam yapmanız  adil mi?
Bu ülkede size gelene kadar asıl dar gelirlinin paraya ihtiyacı var ve verdiğiniz gülünç maaşlar asıl onlara yetmiyor sayın milletvekilleri..

Eski Mısırlıların elektrik santralleri Piramitler

Maxtouch | 17:12 | 0 yorum


Tarih boyu araştırmacılar pramitlerin nasıl yapıldığını, devasa taşların nereden ve nasıl getirirldiğine dair sorular sordular cevaplarda aradılar. Yüz yıllar boyu mısır pramitleri gizemini korudu.
Dendera’daki Hathor Tapınağı’nda bulunan bazı duvar resimleri, Antik Mısırla ilgili oldukça ilginç bir bilgiyi gün yüzüne çıkarmıştı. Resimde yer alan figürler, Antik Mısırlıların elektriği bildiği ve kullandığı ihtimalini gündeme getirmişti. Söz konusu resim dikkatlice incelendiğinde, tıpkı günümüzdeki gibi yüksek voltaj yalıtımının o günlerde de kullanıldığı görülür.


(Resim dikkatli incelenirse elektrik kabloları kayalara bağlanmıştır.)

Eski mısırlılar pramitleri elektrik üretmek için elektrik santralı olarak inşa ettiler. Peki ama nasıl ? Matematiksel hesaplamalara dayalı pramitlerde her bir taş özenle olması gereken yere konmuştu. Hesaplamalar pramitlerin sirüs yıldızınıda işaret ettiğini göstermekteydi. Bu durum akla eski mısırlıların elektrik üretiminde güneş yada yıldızların enerjilerinden istifade ettiklerini getirebilirdi. Güneş yada yıldızların enerjilerini kullanmıyorlarsa elektrik üretimi için suyu kullandıklarını düşünmemiz kaçınılmazdı. Sudan elektrik üretimi elde ettiklerine dair pratikte hiç bir iz ve işaret olmadığına göre eski mısırlılar elektiği nasıl üretmekteydiler?  
Bu sorunun cevabını verebilmek için Hz. Salih A.S zamanına Semud kavmine kadar tarihte geri yolculuk yapmalıyız.

Kuran-ı Kerimde Salih A.S ve semud kavminden bahisle Yüce ALLAH buyurur ki: “Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i (gönderdik): “Ey kavmim dedi, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka bir ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi. İşte şu, Allah’ın devesi, size bir mucizedir; bırakın onu Allah’ın yeryüzünde yesin, sakın ona bir kötülük etmeyin, yoksa sizi acı bir azap yakalar.”

“Ey Salih; bize şu kayadan bir deve çıkar. Eğer bunu yaparsan seni doğrulayacağız” dediler. Salih (a.s), onlardan, Allah Teâlâ kendileri için böyle bir deveyi bu kayadan çıkartırsa iman edeceklerine dair söz vermelerini ve yemin etmelerini istedi. Onlar, bu konuda yemin edip söz verdikten sonra, Salih (a.s), namaza durdu ve Allah’a dua etti. Bunun üzerine kaya yarıldı ve içinden onlara istediği gibi gebe, karnı aç bir deve çıktı. Bu olay üzerine, onlar daha önce vermiş oldukları sözden cayarak iman etmediler (İbnul-Esîr, el-Kâmil fi’t-Tarih, Beyrut 1979, I, 89-90). Salih (a.s) onlara; ” … Ey kavmim; Allah’a ibadet edin. Sizin için O’ndan başka ilah yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir mucize gelmiştir. İşte, Allah’ın şu dişi devesi size bir mucizedir. Bırakın onu Allah’ın arzında otlasın. Ona bir kötülük yapmayın. Sonra can yakıcı bir azaba uğrarsınız. Hatırlayın; Allah sizi Ad kavminden sonra halifeler yaptı. Ve sizi yeryüzüne yerleştirdi. Orada, ovalarda köşkler yapıyor, dağları yontup evler yapıyorsunuz. Allah’ın nimetlerini hatırlayın. Yeryüzünde bozguncular olarak fesad çıkarmayın” (el-A’râf, 7/73-74).

Allah Teâlâ, hayvanların sulandığı kuyunun suyunun mucize deve ile diğerleri arasında nöbetleşe kullanılacağını bildirmişti: “Onlara, suyun aralarında taksim olunduğunu haber ver. Her biri su nöbetinde hazır bulunsun (el-Kamer, 54/28). Salih (a.s) kavmine; “İşte şu devedir. Su içme hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün sizindir” dedi (eş-Şuara, 26/155). Deve onların arasında bir süre kaldı. Bu süre içerisinde, bir gün kuyunun suyunu deve içiyor, bir gün de onlar kuyunun suyundan istifade ediyorlardı. Semud kavmi devenin su içtiği günlerde onun sütünü sağıyor ve kaplarını dolduruyorlardı (İbn Kesîr, Tefsîrul-Kur’anil-Azîm, İstanbul 1984, III, 437).
1. Devenin sert bir kaya dan çıkmış olması… Böyle bir kaya dan nasıl bir hayvan çıkabilir?!!
2. Devenin, kabilenin tamamının içtiği suyu içiyor olma­sı… Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Salih (a.s) kavmine; “İşte şu devedir. Su içme hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün sizindir” dedi” (eş-Şuara, 26/155).
Devenin, kabileye; içtiği su kadar süt veriyor olması… İşte bu da, garip bir durumdur.
İmam Fahreddîn er-Râzî (rh.a) derki: “Bil ki Kur’an, Deve olayında bir mucizenin olduğunu göstermektedir. Fakat bunun, hangi bakımdan bir mucize olduğu, Kur’an’da belirtilmemiştir. Ama bunun, hiç şüphesiz, bir yönden bir mucize olduğunu anlıyoruz.[13] Çünkü Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmakta­dır:
“İşte size bir mucize olmak üzere Allah’ın şu dişi devesi! Onu (kendi haline)bırakın, Allah’ın arzında otlasın. Ona bir kötülükle yaklaşmayın. Sonra sizi acıklı bir azab yakalar”

Salih A.S verilen mucize bugün elektrik üretmek için kullandığımız elektrik santralleri ve içindeki teknolojinin aynısıydı. Mucize o zamanlarda günümüz teknolojisini kullanmalarıydı. Akabe gölü şimdiki akabe denizi ihtiyaçları olan suyu karşılamaktaydı.
Eski mısırlılar pramitleri Hz. Salih A.S zamanında kavmine  mucize olarak verilen içinden elektrik elde ettikleri  teknolojiyi pramitlerde kullanarak yapmışlardı. Hz. Salih A.S verdiği sözü tutmayan semud kavmide beyaz taş içerisinden çıkan bu deveye (elektriğe) dokunmuş ve ölmüşlerdi. Yani onlara elektrik çarpmıştı.

 

Devenin  içtiği su boğaz boğumlarından geçerken yağ kıvamında katılaşıp devenin hörgücünde depolanmaktaydı. Daha sonra bu yağ kıvamında depolanan su  tekrar sıvı haline  dönüşüp devenin su ihtiyacını karşılamaktadır.

Hadisi Şeriflerde, Rasûlüllahın (S.A.V)  H. 9. yılda Tebük seferine giderken Semud kavminin yaşadığı Hicre uğradığı ve bu yerin Salih A.S ın  kavminin yaşadığı yer olduğunu söylediği nakledilmektedir. O tarihlerde Akabenin göl olduğu ve tebük ve hicrenin aynı zamanda mısırında akabeye yakın olduğunu unutmayınız..

 Büyüklerim derki Salih A.S yaşadığı zamanda topluluk bir çok farklı kavimden meydana gelmekteydi Salih A.S yaşadığı yer O zamanın cografyasının farklı olduğunu düşünmekle beraber İranda büyük bir göl kenarıdır. Yani o zamandaki akabe gölü. Şimdiki akabe körfezi..  Daha sonra mısırlılarında bu öğretiyi Salih A.S dan öğrenmişler ve piramitleri günümüz eletrik santralleri gibi inşa ederek elektrik üretmeyi başarmışlardır.

ABD’den imalı mesaj

Maxtouch | 16:10 | 0 yorum


ABD Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ile öğle yemeğinde biraraya geldi. Büyükelçi Ricciardone, çıkışta gazetecilere 35 kişinin hayatını kaybettiği Uludere’deki olayla ilgili değerlendirmelerde bulundu. 
ABD Buyükelçisi Francis Ricciardone, sınırda 35 kişinin yaşamını yitirmesi nedeniyle üzgün olduklarını belirterek “Hükümetin durduğu noktadayız” dedi. Francis Ricciardone olayın kendilerini de üzdüğünü söyledi.
ABD Büyükelçisi Ricciardone, “Bu konuda Türk hükümetinin durduğu noktada duruyoruz. Şu anda paylaşımlarla ilgili bilgi vermek doğru olmaz. Terörle mücadele sürecektir” diye konuştu. 
ABD Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardonenin bu tür olaylar sonrası yaptığı açıklamalar hep ilginç olmuştur. Büyükelçi “”Hükümetin durduğu noktadayız” derken biz bu noktayı AKP nin ABD nin hoşuna gitmeyen icraatlarında durdurulduğu nokta olarak anlıyoruz. PKK sorununun masa başında çözülmesini isteyen ABD son günlerde başarı sağlanan PKK operasyonlarınının 36 vatandaşımızın bombalanarak ölmesiyle durmasını sağlamış olamaz mı. Hatta daha ileri giderek bombalama öncesi yanlış istihbaratın ABD tarafından verildiğinde düşünebiliriz. Belki savaş uçaklarıda ABD ye aittir kimbilir.  Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Dolapdere Köyü kırsalında 13 askerimizin savaş uçaklarınca bombalandığı halde bu olayın üstü nasıl örtbas edildiyse son yaşanan uludere olayınında aydınlatılacağı konusunda derin şüphelerimizi paylaşırız.

3. Dünya savaşı başlamak üzere

Maxtouch | 12:35 | 0 yorum


Bugün dünyada yaşanan savaş Ekonomik ve dinler savaşı olarak iki yönlüdür. Ülkeler her an çıkarları doğrultusunda saf değiştirmekte yeni dünya düzeninde yerini sağlama almaya çalışmaktadır.
Yaşamlarını sömürgecilik üzerinden sağlayan ülkeler başta ABD ve Avrupa ülkeleri (Almanya,Fransa,İtalya ..) hızla gelişen Çin,Hindistan ve diğerrekabetçi devletler karşısında  gittikçe bozulan ekonomilerini düzeltme çareleri arıyorlar.
Avrupada sanayi devriminden sonra artan maliyetler,  hammadde teminindeki sorunlar, çalışan genç nufusun azlığı ve  çevresel kirlilik gibi etmenler  sermayenin fabrikalarını hammadde ve ucuz işçiliğin bol olduğu  uzakdoğu ülkelerine taşımalarına sebeb oldu. Bu değişim avrupa ülkelerini olumsuz etkiledi. Sömürdükleri ülkelerdeki kaynakları ve işgücünü kullanarak  ayakta kalmayı başaran avrupa  artık çalışanlarına iş veremez, dünya ile rekabet edemez duruma düştü.  Artık avrupalı için lüks ve  rahat hayat bitmişti. Sömürgecilik yoksa avrupada yoktu.
Bu gerçekliği bilen başta fransa ve italya gibi ekonomisi sömürgeciliğe dayalı devletler eski emperyal günlerin özlemiyle libyaya balıklama daldılar ve birçok inşaat işlerini bağladılar. Değişim rüzgarlarının estiği ortadoğuda yeni pazarlar elde edebilmek içinde Türkiyeye çalım atıp bölgede hakim olma savaşına girdiler. Eski günlerine dönmenin ancak emparyalizmle olduğunu bildiklerinden savaşın tek çıkış noktası olduğunda anlaştılar.. Avrupayı içinde bulunduğu ekonomik sııntıdan ancak yeni bir savaş ve yeni sömürgeler kurtarabilirdi. Bu yüzden 3. Dünya savaşının patlaması çok yakındır..
Ankara Üniversitesi’nden Doç Dr. Taşansu Türker bakın nasıl uyarıyor. “2012 yılında dünyayı ciddi bir ekonomik gerileme, kriz bekliyor. Ekonomik krizin olduğu yerde üretimi artıramayacağınıza göre ne yapacaksınız? Silah üretmek en kolay şeydir…. Silahlanma yarışına girerseniz stoklarınız artar. Yeni teknolojinin gelişmesi için stok tüketmeniz gerekir. Stok nasıl tüketilir? Savaş olur. Bunun şakası yok. Bu kadar bağıra çağıra, davulla zurnayla savaşa doğru giden bir dünyadan bahsediyoruz ve bunun içinde biz de varız.” 
Dünya belirsizliğe doğru sürüklenirken tamda bu sırada    geçimini sınır kaçakçılığından geçinen 36 vatandaşımızın yanlışlıkla Türk jetlerince bombalanmasının ardından İrana apar topar ziyarete giden Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlunun ziyaret öncesi söyledikleri üzerinde düşünmeye değer Davutoğlu, “Maalesef bölgemizde ister mezhepsel, ister bölgesel kutuplaşmalara zemin hazırlamak isteyenler olabilir. Bölgesel bir Soğuk Savaş çıkarmak isteyenler var, bunu açık söyleyeyim. Bölgesel bir Soğuk Savaşı engellemeye kararlıyız. Bölgesel bir mezhep gerilimi, bütün bölge için bir intihar olur. Türkiye Ortadoğu bölgesinde hiçbir kutuplaşmaya taraf değildir, hiçbir kutuplaşmanın çıkmasını da istemez” diye konuşmuş. Türkiye yavaş yavaş gerçekleri algılamaya ve olası tehlikeleri  hissetmeye başaldı. Olası bölgesel yada dünya savaşı belkide en çok Türkiyeyi etkileyecek.
Suriye Irak ve İran’ın Amerika ile yaşadığı kriz, NATO Füze Kalkanı’nın Türkiye’ye konuşlandırılmasının ardından Tahran’dan gelen tehdit dolu mesajlar, Dünya petrol ticaretinin yüzde 40′ının geçtiği Hürmüz Boğazı’ndaki İran ve ABD arasındaki  gerilim, Rusyanın Suriye ve İran konusunda ABD üzerindeki stratejik etkisi, Arap baharı yaşanan ülkelerde iç  denge arayışı gibi faktörler bile bölgemizde her an yeni bir kaosun yaşanmasına sebeb olabilir. AB nin Kıbrısı olmazsa olmaz şart koşmasıda olası savaşın fitilini ateşleyecek etmenler arasında, çünkü kıbrıs sadece Türklerin ve rumların değil aynı zamanda ABD, Rusya,İngiltere ve İsrailinde önceliğinde..
Çinin kabul etmediği Tayvanda uzakdoğuda savaşın fitilini alevleyebilir, Bu mesele bir anda Çin,Japonya, Güney ve Kuzey Kore ve ABD yi de içine alacak büyük bir yangına dönüşebilir. Yine Çinin kabul etmediği uygur özerk bölgesi Rusya ve Çini birbirlerine hasım edip savaşın eşiğine getirebilir. Hatırlanacağı üzere “Doğu’nun NATO’su” olarak ünlenen Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesi eski Sovyet ülkeleri Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Belarus, Ermenistan ve Özbekistan kurdukları 16 bin kişilik yeni bir ordu kurmuş ve  ortak güvenlik alanı oluşturmuştu.  Kafkasya, ortadoğu ve Afrikadaki gelişmeleride eklersek dünyamızın her yanı patlamaya hazır barut fıçısı gibi..
 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. VİTRİN - All Rights Reserved
Template Modify by Creating Website
Proudly powered by Blogger